İRFAN HOCAMIZ DA GİTTİ
Evvelsi günden beri ağzımı bıçak açmıyor. Hastaneye kaldırıldığında çok üzülmüştüm. Hele vefat haberi gelince içimden sanki bir tel koptu. Şok oldum desem yeridir. Onu kaybetmek bana çok ağır geldi. Yüreğimin başı sızladı. Elim bir türlü klavyenin tuşlarına gitmedi. Öylece bir süre kalakaldım. Beni uzun süre üzgün ve durgun gören eşim "Ne oldu, neyin var?" diye sormak zorunda kaldı.
İrfan Murat Yıldırım, yıllardır adını duyduğum saygın bir isim, iyi bir edebiyatçı, radikal bir Türkçü ve tavizsiz bir Türk milliyeyçisiydi. Birçok üniversitede öğretim üyeliği yapmıştı. En son eğitim yeri Manisa Celal Bayar Üniversitesi Türk Dili Edebiyat Fakültesi'ydi.
Tam da soyadı gibi yaşardı. Doğayı, gezmeyi ve tarihi yerleri görmeyi çok severdi. Azerbaycan ve Türk Dünyasına yönelik çıkardığı eserler ve yaptığı konferanslarla tanındı. O eylem adamlığının yanında söylem adamlığıyla da bilindi. Müthiş bir enerjisi ve ikna yeteneği vardı. Konuşmayı, sohbeti çok severdi. Gülmek onun besin kaynağıydı. Alçakgönüllülükte ve tevazuda eşi menendi yoktu. Saygınlık uyandıracak derecede bilgi birikimine malikti. Okumak ve eserler vermek ona ekmek su gibi geliyordu. Gıdalandığı alanlardan aldığı güçle ufkunu genişlettikce genişletiyordu. Türkiye'yi dimağa, Azerbaycan'ı yüreğe ve Türk Dünyasını kılcal damarlara benzetiyordu. Aklı hayali Azerbaycan'daydı. Atatürk'ü, Başbuğ'u ve Elçibey'i koyacak yer bulamıyordu. Fırsat buldukça Iğdır'dan ziyade Azerbaycan'a giderdi. Kuzey Azerbaycan'ın azatlığa giden yolunu bizzat orada mücadele ederek yaşadı.
Öğretim Üyesi Dr. İrfan Murat Yıldırım, yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilerine, bizzat Iğdırlı ve Azerbaycanlı şair ve yazarları önerirdi. O bunu yapmakla bölgeye olan borcunu hem ödemiş olduğunu düşünürdü hem de doğduğu memleketinde yeni yazar ve çizerlerin yetişmesine önayak olurdu. O coğrafyanın şair ve yazarlarını bu şekilde tanıtmak ona ayrı bir gurur ve onur veriyordu. Reklama , tanıtıma ve bilgiye verdiği önem inanılmazdı. Akademisyenlik yaparken, hiç bir zaman ülkücülüğünü unutmadı. Turancı yönü ağır basan bir mütefekkir ve entellektüeldi. Siyasetle ilgilenirdi ama bugünkü siyasetin gidişatını hiç beğenmezdi. Hatta sertçe eleştirmekten sakınmazdı. Bazı noktalarda farklı düşünsek de hedefimiz aynıydı.
Tanıdığım, zaman zaman sohbetlerinde bulunduğum ve bazen de telefonlaştığım bu değerli hocamız bizim köyün köklü ailelerinin kızıyla evliydi. İdealist bir insandı. Malda, mülkde ve makamda gözü hiç olmadı. Değerlerine ve yetiştiği kültür ortamına aşırı derecede düşkündü.
Dr. İrfan Murat Yıldırım, sıradan bir akademisyen değildi. Yazar ve şairdi. Okuyan ve okutan bir adamdı. Meziyetleriyle ve kabiliyetleriyle tevarüs etmiş bir hocamızdı. Iğdır'ın yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerden biriydi. Ömrü boyunca öğrencilerine "rol model" oldu. Aydın olmanın hazzını ve saygınlığını içinden bir an bile çıkmadığı halkıyla birlikte yaşadı. Milletini tanıyan ve bunu milletiyle birlikte yaşatan elit bir insandı.
Geçtiğimiz anneler gününde merhum annesi için yoğun bir duygu içinde yazdığı şiirinde bu dünyaya sanki veda edeceğinin işaretini veriyordu. Annesine "İçimden çiçekli bir yol var sana/ Senin yerine biraz ben uyusam/Anne bahar geliyor uyansana/ demesi her şeyi ayan beyan ortaya koyuyordu.
İrfan Hocamız iki çocuk babasıydı. Evlatlarını istediği gibi yetiştirdi. Eminim ki, yaşasaydı nice ses getiren eserler verecekti.1963 yılında Iğdır'da doğmuştu. Genç denilebilecek bir yaşta onu kaybetmenin acısını yaşıyoruz! Başta kıymetli eşi Necla Hanıma, evlatlarına, ülkücü camiaya, akraba ve dostlarına; Iğdır'a, Azerbaycan'a ve Türk Dünyasına başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet, ruhu şad olsun. Allah gani gani rahmet etsin.
FAHRETTİN MASUM BUDAK
YORUMLAR