Çocuk yetiştirmek gerçekten bir sanat.
Çiçek yetiştirmesini bilmeyen çocuk büyütemez demiş bir filozof. Çünkü çiçek büyütmekte sevgi ilgi ve bilgi ister. Vaktinden önce sularsan veya güneşte fazla bekletirseniz büyümez ölür demek ki bir disiplinde gerektiriyor. Çocuklar bize Allahın bir hediyesi evliliğin en güzel hediyesi ve geleceğimizin emaneti.... Peki onları ne kadar iyi yetiştirebiliyoruz??
Norveç te yaşayan bir arkadaşım dedi ki biz çocuklara " biri sana tokat atarsa sen ona sakın atma" şeklinde eğitiyoruz. Norveç dünya ekonomisinde ilk sıralarda ve gelir düzeyi çok yüksek bir ülke. Orada terör olayları çok nadir görülür. Türkiye’de ise ( bende dahil) çocuğumuz dayak yiyip geldiğinde ilk fırçayı bizden yiyor." tuuu utanmadın mı?!! Küçücük çocuktan ( büyüktür oysa) dayak yedin! Bi daha yersen bu eve gelme!!sende onu dövseydin..aksam baban gelsin de diyeyim gitsin onu...!!! " vs... Akşam baba gelince de aynı sitem aynı şiddete teşvik devam eder.. Hatta bazı veliler okulu basar o küçücük yavruyu tehdit eder bağırır çağırır.. Öğretmene söyleme gereği bile hissetmez. Artık o çocuğa kimse kolay kolay bir şey diyemez çünkü arkada kocaman bir babadan dayak yeme riski vardır." Babama dersem seni..!!" Yeni yürümeye başladığında çocuğumuz bir yere çarptığında başlarız çarptığı yeri tokatlamaya " ağlama bak ben akk ettim onu.."oysaki oraya çarpmak çocuğun hatasıdır. Biz çocuğun bilinç altına şunu kazırız "canın yandıysa sorgulama sende onun canını yak!" Böyle buyur bizde nesiller.. Lenin der ki " bana bir çocuğu yedi yaşına kadar emanet edin".Anne karnından başlayarak yedi yaşına kadar en aktif öğrenme zamanıdır bu cağ. Gördüğü,gözlemlediği,duyduğu,yaşadığı her şeyi bir kamera gibi bilinç altına yerleştirir.Şekilsiz bir hamur gibidir istediğin şekli verebilirsiniz.Sevgi saygı,şiddet,öfke,bilim,cesaret,üç dört yabancı dil..vs her şey.. Böylece ilk temelini atmış olursunuz. Ülkemiz 2. Abdülhamit un dediği gibi" Avrupa daki çakalların geçiş yolu üzerinde". Bir çok ideolojik oyunların, böl parçala yok et planlarının uygulandığı Ayşe Hemşire: Zengin bir coğrafyada yer almaktayız. Belki de o yüzden sürekli en acı kayıpları veriyoruz. Düşmanı dışarıda değil içerde arıyoruz. Bölücü ideolojik akımlar kendilerine taraftar bulmakta hiçte zorlanmıyorlar. Bizi bize kırdırmakta oldukça ustalar. Tam bu aşamada ben diyorum ki acaba velisi bulunduğumuz o masum melekleri yetiştirirken, şiddete şiddetle cevap vermeyi öğretirken çok mu masumuz!??